Coronavirüs’ le Mücadelede Yeni Parametreler Neler ?

Tüm Dünyayı etkilemeye devam eden koronavirüs birçok ülkede tekrar yükselişe geçmiş görünüyor. Daha önce yaşanmamış stresli dönemlerde yaşamak görece kolaydır. Travmatik durumlar ile ilk defa karşılaşıldığında, bir yandan durumu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırken, diğer yandan çeşitli mücadele yöntemleri ile çözüm yaratılmaya çalışılır. Mart – Haziran 2020 dönemi virüsü algılama, öğrenme, mücadele yöntemlerini anlama ve uygulama süreciydi bizler için.

İkinci dalganın ayak seslerinin duyulduğu şu günlerde ise işimiz göreceli zor olacak. Zira şimdi mücadele etmemiz gereken etmenlerden biri de “Koronavirüs Psikolojisi”. Hepimiz zor bir süreçten geçtik, o dönemi atlattığımız için rahatladık ve esasen tekrar o stresli dönemlere dönmek istemiyoruz. Bu da pek çoğumuz için ister istemez stresin, sıkıntının artması ve istenmeyen reaksiyonların görülmesi anlamına geliyor. İkinci dalga, bir anlamda, maske ve sosyal mesafe kurallarına uyum ve evde kal kampanyalarının virüsü bir anda yok etmeye yetmediği, sürecin uzun ve meşakkatli bir süreç olduğu gerçeği ile yüzyüze olduğumuz anlamına geliyor. Bu da ister istemez yorgunluk ve yılgınlığı tetikliyor.

Bu sürecin ve psikolojinin farkında olmak, hissettiklerimizin normal olduğunu kabul etmek stresi azaltacak ve birbirimize anlayış göstermemizi kolaylaştıracak en önemli adımlardan biri. Yoğun çalışma ortamlarında personelin çalışma koşullarını iyileştirici ve rahatlatıcı önlemler alınması da faydalı olacaktır.

Ultra Viyole C ışını ile bulunan ortamı koronavirüse karşı dezenfekte eden robotlar, çalışma alanlarındaki sosyal mesafe kuralı ihlallerini tespit eden, raporlayan cihazlar ve uygulamalar personelin iş ortamına güvenini sağlayarak, stresin azaltılması için faydalı önlemler olabilir.

Koronavirüs sürecinde çalışması gereken destek süreçlerden biri olduğumuz ve 7/24 üretime devam ettiğimiz için işveren ve insan kaynakları yöneticilerinin oluşabilecek ikinci dalgada personelin ruh durumundaki değişiklikleri anlaması, bu konuda toplantılar ve webinarlar düzenlemesi, oluşabilecek stresli durumları olumlu ve yapıcı karşılaması, stresi olumlu ruh haline dönüştürmek için alternatifler yaratması da önemli.

Çocuklar düştüğünde “bir şey olmadı, kalk, bak hiçbir şey yok” sözü yerine “Canın çok acıdı mı ?” diyerek ilgilenmek ve yaşanılan duyguyu fark ettiğinizi belirtmeniz çok daha fazla işe yarar. Duygusal stresin yüksek olduğu durumlarda “ Hep birlikte çok zor bir süreçten geçtik, stres düzeyinin yüksek olmasını anlıyorum, çok normal” sözünün bile tansiyonu düşürücü, iyileştirici ve rahatlatıcı bir etkisi vardır.

Mevsimsel etki dikkate alındığında sektörümüzün çok yoğun çalıştığı yaz döneminde bulunduğumuzu, yoğunluk sebebi ile sosyal mesafe kuralını ihmal etme riskinin bulunduğunu, izin dönüşlerinin risk yaratabileceğini bilmeli, personelin endişelerini göz ardı etmemeliyiz.

Yüksek teknoloji ürünler bir yana, çalışanların sosyal mesafe kuralını ihlal etmemesi için çalışma alanı ve makine aralarına şeffaf plakalar yerleştirmek bile rahatlamak için bir çözüm yolu olabilir. Benzer stresin sağlık çalışanları içinde geçerli olduğunu unutmamalı, çalışanlarımızı ve ailelerini ikinci dalganın yaratıcıları arasında yer almamaları için bilinçlendirmeye devam etmeliyiz.

Bu konuda Youtube’ da yer alan şu video son derece açıklayıcı ve anlamlı. Sosyal mesafe ve maske kullanımına dikkate ederek sorunun değil, çözümün bir parçası olabiliriz.