Buzdağı’ nın Görünen Yüzü

Plastik sektörü olarak uzun zamandır buz dağının görünen yüzü ile mücadele eden bir sektörüz.

Günümüzün popüler ve esasen vazgeçilmezi olan çevre için, çevreye karşı mücadele etmek; kendi içinde tuhaf bir çelişki.

Çevresel ve toplumsal sorunlar hem analizi, hem de çözümü açısından daha objektif olabilmeyi, kültürel dinamikleri detaylı incelemeyi ve yorumlamayı gerektiriyor. Sorunun paydaşları, sorunun ve çözümün içindeki payları, hangi alanda, hangi çözümlerin geliştirilmesi gerektiğini doğru tespit etmek en önemli etmenlerden. Sistem bir bölgede gelişmişlik sebebi ile kesintiye uğrarken, diğer bölgede gelişmemişlik sebebi ile yara alabiliyor.

Plastik atık problemini analiz ederken de, tüm dünya için ortak problem olan bu sorunun paydaşlarına, kültürel ve teknolojik alt yapılarına iyi bakmak gerekiyor. Dünyanın dolu dizgin “plastiği azalt kampanyaları” ile çalkalandığı günlerde patlak veren “koronavirüs krizi”, bir anlamda mevcut stratejilerin ve alışılmış kavramların sorgulandığı, “gerekli ve gereksizin” yeniden analiz edildiği bir ortama taşıdı bizleri.

Buzdağının görünen yüzünde plastik ambalaj atıklarından oluşan bir kütle, görünmeyen yüzünde ise açlık ve yoksullukla mücadele için daha düşük eğitim seviyesindeki insanlara yönelik iş imkanı, kadın işçi -erkek işçi ayrımının daha az olduğu, güce aşırı dayalı olmayan çalışma alanı, kontamine olmamış sağlıklı su ve gıdaya ulaşım ile sağlıklı ve kaliteli yaşam imkanı, daha düşük karbon salınımı ile temiz hava solumamıza olanak sağlayan, orman alanlarının korunmasını destekleyen bir sektör ile karşı karşıyayız.

12 farklı alanda, “Bugünün ihtiyaçlarını, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma” ya olanak sağlayan bir sektör.

Türkiye olarak plastik atık problemi konusunda şu an için ciddi bir problem ile yüz yüzeymiş gibi görünmesekte, atık ithalat rakamları bizlere buzdağının diğer yüzünün uzun vadede çok farklı sonuçlarının olabileceğini gösteriyor. Sürdürülebilir kalkınma konusunda pozitif etkisi olan sektörümüzün “Sürdürülebilir Kalkınması”, plastik atık problemlerine getireceğimiz yaratıcı çözümlere bağlı. Avrupa ülkelerinin yaşadığı ikilemler; bir gün, bir noktada terazinin ibresinin dengeyi bulmakta zorlanacak seviyelere kayabileceğini gösteriyor.

Hedeflerin alt basamağını oluşturan parametreler, hedefe ulaşırken, gelecekte önümüze çıkabilecek sorunların ve risklerin azaltılmasını da beraberinde getirecek.

Sert Plastik Ambalaj Sektörü olarak atacağımız her adımda “daha az plastik atık problemi yaratmak” parametrelerimizden biri olduğunda bu sorunu da aşabileceğimize inancımız tam. Bu konuda sektörümüzün tüm paydaşlarının ortak bilinç ve akıl ile hareket etmesi atılabilecek ilk, en basit adım. Biraz pratiğin ve bocalamanın ardından, otomatikleşecek bu bakış açısı sektörümüz açısından pek çok yaratıcı gelişimin anahtarı olacak.

Bu çalışmaların genele yayılmamasının tek sebebi, “daha az plastik atık problemi yaratarak üretmenin” sürdürülebilir hedefimiz haline gelmemesi.